31 Ocak 2010 Pazar

Derinlemesine İnceleme - Marvel Noir IV- Wolverine ve Diğerleri...

Marvel Noir
Marvel'ın parlak kostümlü süper kahramanları, 30'lu yılların karanlık, macera dolu, gizemli sokaklarında yaşasalar neler olurdu? Marvel Noir; Spider-Man, Daredevil, X-Men ve diğer kahramanları Noir Film tarzında yeniden yaratarak, işte bu soruya cevap arıyor.


Wolverine

1937 yılında geçen bu hikayede Wolverine, Jim Logan adıyla bir dedektif bürosu işleten, Japon katana ve çeşitli bıçakların kullanılması konusunda uzmanlaşmış bir karakter olarak baştan yaratılmış.

Karakter olarak Jim Logan, 616 Evreni'ndeki halinden çok farklı değil, katanaları modifiye ederek kendisi için yarattığı pençeler, çabuk sinirlenen yapısı ve geçmişinin karanlık ve sırlarla dolu olması, Wolverine Noir'da da korunmuş.

Hikayede Jim Logan en azılı düşmanı Victor Creed'le, yani Sabretooth ile savaşıyor. Wolverine'i diğer Noir yhayınalrından ayıran en büyük özellik ise, Uzakdoğu etkilerinin çizgi romanda fazlasıyla kullanılmış olması. Aldığı yorumlar genelde pozitif de olsa, Wolverine, "Noir" yayınları arasında en etkisiz eserlerden biri. Yine de, herhangi bir Wolverine hikayesimnden ziyade daha karanlık, depresif ve gerçekçi bir Wolverine okumak isteyenler için ideal.


Diğer Marvel Noir Yayınları

Marvel Noir, bu dört yayınla başlamış olsa da, aldığı olumlu yorumlar nedeniyle diğer karakterlere de sıçramış durumda.

Noir kavramına nispeten yakın olan karakterlerden Luke Cage de, Marvel Evrenindekinden farksız olan güçleriyle, Noir Evreninde boy gösteren karakterlerden bir tanesi.

Spider-Man ve X-Men de, "X-Men Noir: The Mark of Cain" ve Spider-Man Noir: Eyes without a Face" serileriyle devam ediyor.

Weapon X Noir, One Shot olarak, Wolverine ve pek çok diğer karakterin hayatını değiştiren bu projenin daha gerçekçi bir versiyonunu sunuyor.

Iron Man Noir ise, Marvel'ın playboy'u Tony Stark'ı, kendisininkinden çok daha renksiz ve karanlık bir dönemde yeniden ele alıyor.

Elbette, suç, sokaklar ve mafya denince akla ilk gelen karakter olan Punisher, fanların da en çok istediği Noir yayınıydı. Karısı kanserden ölen I.Dünya Savaşı gazisi Frank Castleione'un, oğlu Frank Jr. İle yaşadığı maceralar,Punisher Noir'da anlatılıyor. Punisher'ı ilk kez maskeli görüyor olmamız da, seriyi çekici kılan unsurlardan bir diğeri.

Derinlemesine İnceleme - Marvel Noir III - X-Men


Marvel Noir
Marvel'ın parlak kostümlü süper kahramanları, 30'lu yılların karanlık, macera dolu, gizemli sokaklarında yaşasalar neler olurdu? Marvel Noir; Spider-Man, Daredevil, X-Men ve diğer kahramanları Noir Film tarzında yeniden yaratarak, işte bu soruya cevap arıyor.

X-Men

Marvel'ın en ünlü mutant takımı X-Men de "noir"laştırılmış çizgi romanlardan bir başkası. Bu çizgi romanda da değişimler en az Spider-Man'de olduğu kadar çarpıcı. X-Men Noir'ı diğer Noir çizgi romanlarından ayıran en önemli nokta ise, karakterlerin hiç birinin süper güçlerinin olmaması.

X-Men ekibini kuran mutant Charles Xavier, X-Men Noir'da karşımıza bir psikiyatr olarak çıkıyor. X-Men takımının genç mutant elemanları da, sokakta yaşayan genç suçlular. Xavier'ın bu çocuklar için açtığı okul da elbette değişmiş: "Xavier School for Exceptionally Wayward Youth".

Sosyopat öğrencilerini -sözde onları topluma geri kazandırmak için açtığı okulda- çeşitli suçları daha iyi işleyebilmeleri için eğiten Xavier, sosyopatlığın insan eğitiminin en son noktası olduğuna inanıyor. Bu görüşünden dolayı da, çizgi romanın başında onu hapishanede görüyoruz.

Seri, X-Men üyeleri kaçak Scott Summers, Bobby Drake ve Hank McCoy'un yanı sıra, ölü bulunan Jean Grey, NYPD'nin başında olan ve aynı zamanda şehrin mafya organizasyonlarının çoğunu kontrol eden Eric Magnus, oğlu tecrübesiz detektif Peter, kızı Wanda, Remy LeBeau ve Rogue gibi pek çok tanınmış X-Men yan karakterini de barındırıyor.



Konusuna bakıldığında en ilginç Noir denemesinin X-Men olduğu tartışılmaz. Fakat bu konu, ellerinde puro olan, uzun ceketli detektifleri uzun uzun göstermek yerine biraz daha detaylı işlenmiş olsaydı, "X-Men Noir" bu yayınların en başarılısı olabilirdi.

30 Ocak 2010 Cumartesi

Derinlemesine İnceleme - Marvel Noir II - Spider-Man


Marvel Noir
Marvel'ın parlak kostümlü süper kahramanları, 30'lu yılların karanlık, macera dolu, gizemli sokaklarında yaşasalar neler olurdu? Marvel Noir; Spider-Man, Daredevil, X-Men ve diğer kahramanları Noir Film tarzında yeniden yaratarak, işte bu soruya cevap arıyor.

Spider-Man
Spider-Man Noir, bugüne kadar okuduğum en iyi Spider-Man hikâyesi. 30'ların karanlık havası Spider-Man karakterine ve düşmanlarına uymadığı için, Peter Parker'la ilgili her şey ustalıkla baştan yaratılmış.

Sevecen ve pasif bir karakter olan May (Peter'ın Yengesi), Spider-Man Noir'da karşımıza tutkulu bir sosyalist olarak çıkıyor. O ve Peter, sosyalist olmanın 30'lu yıllarda ABD'de getirdiği tüm zorlukların yanı sıra, Peter'ın amcasının da ölümünden sorumlu suç lordu Norman Osborn ile de uğraşmak zorunda kalıyorlar. Spider-Man'in artık bütün dünya tarafından tanınan "Büyük güç, büyük sorumluluk getirir" ilkesi "Eğer güç sahibi olanlar güvenilir değilse, onları güçten kaldırmak halkın sorumluluğudur" şeklinde değiştirilerek, hikâye bu ilke üzerine kuruluyor.

İlginç bir şekilde SM Noir'ın tek ana karakteri Peter Parker değil. Kimi bölümlerde ondan da fazla karşımıza çıkan karakter Ben Ulrich. 616 Evreninde olduğu gibi başarılı bir muhabir olan Ulrich, şehrin neredeyse tamamını kontrol eden mafya babası Norman Osborn ile ilgili belgeler topluyor. Aynı zamanda Goblin olarak da bilinen Osborn'u bu bilgilerle güçten indirmek yerine, ona şantaj yaparak, elde ettiği parayla uyuşturucu satın alıyor. Bu alışkanlığını herkesten gizleyen Ulrich, Peter'a tam anlamıyla bir akıl hocası oluyor.

Peter, ilerleyen bölümlerde normalde olduğu gibi bir örümcek tarafından ısırılıp, örümceğin güçlerine sahip oluyor. Klasik Mavi-Kırmızı kostümü yerine, siyah bir kostüm giyip, bir de tabanca taşıyan Spider-Man Osborn ve onun sirkte çalışan adamlarına karşı savaşmaya başlıyor. Hayvan eğitimcisi Kraven, kılık değiştirme uzmanı Chameleon ve yamyam Vulture, Spider-Man tarafından yenilgiye uğratılan karakterlerden bir kaçı.

Diğer Noir eserlerinden daha renki çizimlere sahip olsa da, alıştığımız Spider-Man çizgi romanlarından çok daha farklı ve karanlık bir havada yazılmış. Tüm zamanların en karizma Spider-Man kostümünü yaratmış olması bir yana heyecanlı, sürükleyici ve bir solukta okunabilen bir çizgi roman olmuş Spider-Man Noir.

Derinlemesine İnceleme - Marvel Noir I - Daredevil


Marvel Noir


Marvel'ın parlak kostümlü süper kahramanları, 30'lu yılların karanlık, macera dolu, gizemli sokaklarında yaşasalar neler olurdu? Marvel Noir; Spider-Man, Daredevil, X-Men ve diğer kahramanları Noir Film tarzında yeniden yaratarak, işte bu soruya cevap arıyor.

Daredevil
Elbette, tanınmış karakterlerden "Noir"a en yakın olanı Daredevil. Daredevil Noir'da, 616 Evrenindekine benzer bir karakter olarak kurgulanmış Matt Murdock. Babasını öldürmeye gelen kiralık katillerden biri kafasını duvara vurunca görme yeteneğini kaybetmiş, fakat diğer duyuları - tıpkı 616'daki Daredevil gibi- güçlenmiş. Matt Murdock bu olaylardan sonra avukat olma isteğini kaybetmese de, karamsar Noir evreninde, fakirliği nedeniyle sadece sirklerden para kazanan bir akrobat olabilmiş.

Daredevil Noir'da, Matt Murdock şehirde terör estiren "Bullseye Killer" ile mücadele ediyor. Gördüğümüz diğer karakterler arasında, Kingpin, Daredevil'in sadık arkadaşı Foggy Nelson ve Elektra'dan fazlasıyla esinlenilmiş, Matt'in âşık olduğu Eliza bulunuyor.
Daredevil Noir, bu karakterin konsepte uygunluğu nedeniyle oldukça eğlenceli bir seri. Özellikle

X-Men ve Spider-Man da gördüğümüz dramatik değişimler olmadığı için, Noir konseptine alışmak isteyenler için iyi bir başlangıç noktası. Çizimler diğer Noir eserlerinden çok farklı değil, siyah, mor ve mavi tonlar fazlasıyla kullanılmış. Kırmızı renk sadece Daredevil'in kostümünde gözüküyor, bu da karakteri n vuruculuğunu arttırıyor.
Kısacası, karanlık çizimleri, hikâyesi ve beklenmedik sonuyla, okumaya değer bir seri Daredevil Noir.

Negatif bir nokta olarak söylenebilecek tek şey ise, Marvel’ın ana Daredevil serisinin de zaten Noir tarzına çok yakın olması. İnternette yapılmış pek çok eleştiriye göre, Daredevil Noir, zaten pek fazla bir şeyi değiştirmiyor Daredevil karakteri üzerinde.

Aramıza bir Yazar daha Eklendi!

Kapsamlı "Marvel Noir" yazısıyla sevgili Berk yakında aramızda olacak, bence takipte kalmalısınız.

29 Ocak 2010 Cuma

Ocak 2010 - En İyi Çizgi Roman Kapağı

 

Evet, bu ay bir Alex-Ross-in-the-House durumu olduğu için, Torch #4'ün bu kapağı Ocak ayının en iyi kapağı oluyor. Üstadı çok sık göremiyoruz neticede.

İkinci sırayı Dave Johnson'un eşsiz Noir-art Punisher Max #1 kapağı alırken, üçüncü sırada başka bir Superstar olan Marko Djurdjevic'in Doctor Voodoo #3 kapağı alıyor.

Gerekli katılımı sağlamaya başladığımızda, bu kapak seçimini de size bırakacağım, çok eğlenceli olacak!

Skandal! - Blackest Night, Spawn'dan mı esinlendi?

Hehe, Spekülatif başlık atma konusunda Hürriyet.com.tr ile yarışabilirim herhalde değil mi? Tabii ki öyle bir esinlenme söz konusu değil, iki seri de birbirinden fersah fersah farklı, ayrı mecralara akan eserler. İkisini de ayrı ayrı takdir ediyoruz, ama bugün bakınırken şöyle bir paralelliğe denk geldim;

Ultimate Comics : Enemy #1 - "Uh, Ultimate Marvel Evreninde Herşey Değişiyor..."

"...Hem de kim bilir kaçıncı defa?"

Thor #606 - "Nihayet, biraz aksiyon!"

Thor #605'te en son neler olup bittiğine değinmiştik, macera bu sayıda da kaldığı yerden devam ediyor.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Psikiyatri Koğuşu - X-23


Laure Kinney ortalama fiziksel kabiliyetlerin üzerinde bir yapıya sahip olduğu açıkça görünebilen ergen bir kadın. Çoğunlukla duygu eksikliğine sahip olduğu şeklinde sunuluyor; bununla birlikte Duyguları onları yönetebileceğinden daha fazla hale geldiğinde etrafındaki eşyalara, hatta tehlikeli bir biçimde etrafındaki insalara ve kendisine zarar verebilme eğilimleri taşıyor.

Skandal! - Deadpool Her yerde!

Marvel, bu karaktere inanılmaz yükleniyor, Deadpool her zaman eğlenceli bir karakter oldu; kendini ciddiye almayışıyla, dördüncü boyutu kırıp bir çizgi roman içerisinde yer aldığının farkında olan nadir karakterlerden biri oluşuyla, ve zaman zaman bizi şaşırtarak son derece mantıklı kararlar verişiyle her zaman izlenmesinden keyif alınan bir karakter oldu. Ve kendisinde biraz üzerine gidilirse Wolverine ya da Spider-Man benzeri bir popülerlik yakalanabileceğini düşünüyorum, X-Men Origins : Wolverine'in ardından bir Deadpool filminin de çekileceğini düşünürsek bu popülerliğin nasıl hızla artabileceği ortada zaten.

26 Ocak 2010 Salı

Skandal! - Yok Artık Daha Neler!

Darkhawk v1 #35, karşınızda Darkhawk'ın babası Mike Powell, en işe yaramaz süper güç olan Mimari Yapıdan Konut Tahmin Özelliğiyle birlikte;


Tutarsızız Bazen Bazen - Darkhawk 'Cuda'yı ne zaman dövdü?

Gün geçmiyor ki herhangi bir çizgi romanda bir tutarsızlık keşfedilmesin. Taşların üzerine yazılan eski metinler der ki, "Eğer zamansal sürekliliği takip eden bir editörün yoksa, kontrolü elinden tamamen kaçırabilirsin."

Die Hard - Year One #1 - "Yeah, McClaine is back, baby!"

Boom! Studios, son on yılın en başarılı bağımsız yayınevi olma konusunda emin adımlarla ilerliyor. Irredeemable, Anchor, 28 Days Later ve Incorruptuble gibi birbirinden ilginç ve başarılı serilerin ardından, çembere bir halka daha eklemiş durumdalar;

Skandal - Türk Telekom, he mi? - Bücürük, he mi?

Türk Telekom, Marvel Comics ile anlaşma imzalayarak bir takım yayınların, oyunların ve web sitelerinin türkçeye çevrilerek yayınlanmasını üstlenmiş. Türk Telekom gibi inovatif bir şirketin böyle bir işe soyunması eğlenceli olabilir tabii ki, ama ben tüm kalbimle bunun sadece TV ve İnternet üzerinden yapılacak yayıncılıkla sınırlı kalmasını temenni ediyorum.

Marvel'ın herhangi bir çizgi romanının Türkiye'de Türk Telekom tarafından yayınlanmasını istemem açıkçası, az çok nasıl bir zihniyet ile iş yaptıklarını biliyoruz, Punisher MAX'ı ya da Wolverine Origins'i onların temin ettikleri çeviri ile okumaktansa, hiç okumamayı tercih ederim.

Skandal, bu ülkede bu işi yapabilecek Turkcell gibi daha açık ufuklu şirketler varken neden Turk Telekom?

Gerçi Marvel'ın Türkiye Franchise'ına baktığınızda şöyle bir garabet de var;

http://marvel.com/news/all.6534.bucuruk_and_the_marvel_universe_~op~turkey~ep~

"Bucuruk introduced its brand new Spider-Man collection for summer 2009 at the opening of a new showroom in Istanbul. Coverage of the event was featured in daily newspapers and TV."



Bücürük ne be, Türk Telekom ne, Skandal. Hehe.

X-Men Origins : Cyclops #1 One Shot - "I'll Lead them all."

X-Men serisinde yaşanan (House of M, Decimation, Messiah Complex, Utopia ) ve yaşanacak olan (Second Coming belki de en önemlisi) değişimler öncesinde, Tek sayılık Origins One Shot'ları gelmeye devam ediyor. Üç sayılık Psylocke serisi halen sürmekte, X-Men Origins : Iceman'i geride bıraktık, Wolverine'in zaten kendisine ait ( birini oğluna ödünç verdiği ) üç adet serisi var.

Ee, Korkusuz Lider Scott Summers'ın neyi eksik?

Avengers - The Initiative #31 - "Sonunda tekrar güzel bir öykü yakalayabildik."

Öncelikle uzun zamandır Blog sayfasını güncelleyemiyordum, sadık okurlarımdan bunun için özür dileyerek başlayayım; kardı, tufandı, darbe planlarıydı derken yoğun bir hafta oldu. Şimdi, bu haftanın ilk yazısına geçebiliriz.

17 Ocak 2010 Pazar

Nabız 666 - En Heyecan Verici Çizgi Roman Anları 9 - Amazing, Or Spectacular?

Civil War Event'inin son sayısı, iki taraf da Manhattan'ın göbeğinde karşı karşıyalar, ve bu karşılaşmadan (daha çok malzeme çıkacak oralardan, merak etmeyin) tek bir kare;

Nabız 666 - En Heyecan Verici Çizgi Roman Anları 8 - Gördüğüm En Kötü Fatality!

Annihilation ile devam ediyoruz, bu mesaj Annihilation'u okumayanlar tarafından es geçilebilir, çünkü ağır spoiler içeriyor.

Nabız 666 - En Heyecan Verici Çizgi Roman Anları 7 - Galactus is Back, baby!

Annihilation, Marvel Cosmic kapsamında belki de en keyif aldığım Crossover oldu, çizgi romana verdiğim uzun ara sonrasında Civil War ile birlikte okuduğum ilk büyük olaydı, ve her açıdan çok çok verimli geçti.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Blogspot Sitelerinde P.txt Dosya İndirme Uyarısı

09 Ocak 2010 Cumartesi



Blogger altyapısını bazı sitelerde p.txt dosya indirmesi için sürekli uyarı veriyor. İlk başlarda dikkat etmemiştim sürekli iptal'e tıklayıp devam ediyordum. Bloxoo'da gezinirken bu konuya rastladım.Sorun; Safari ve Mozilla kullananlarda meydana geliyormuş. ( internet explorer ile de denedim gene sorun var. ) Fakat sorun tarayıcıdan değil de girilen sitede kullanılan bir Google gadgetından kaynaklanıyormuş ve sorun hala çözülmemiş.Benim gibi merak edip de, üşenip araştırmayanlara duyurulur ...

http://www.bloggerturkiye.org/search/label/Bloggerdan%20haberler

15 Ocak 2010 Cuma

Black Widow : Deadly Origin #1 - "Well. That Changes the Game."

Bugün şansımıza hep güzel kapaklı dergiler önüme geliyor, Adi Granov'un çizdiği bir kapakta Wolverine, Black Widow ve Bucky Barnes'ın yer almasından daha iyi bir referans varsa eğer, benim haberim yok demektir.

New Avengers #60 - "Uh-oh, New Avengers yine takip ediliyor galiba!"


Sadece Kuzey Amerika ve Avrupa'nın değil, Ortadoğu ve Balkanların da en çok takip edilen, üzerine sürek avları düzenlenen ekibi New Avengers, #60'da varolma mücadelesi vermeye kaldığı yerden devam ediyor. Tıpkı Luke Cage gibi.

Dark X-Men #3 - "Nihayet iyilerin tarafında da bir Omnipotent var!"

İlk söz olarak; Simon Bianchi'nin kapak çizimini yaptığı bir sayı, kötü bir sayı olamaz! Okuduğum tüm Astonishing X-Men'ler, bunu defalarca kanıtladı zaten. Eh, şimdi elimizde ne var, ona bakalım.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Nabız 666 - En Heyecan Verici Çizgi Roman Anları 6 - R.I.P. J'onn J'onzz

Final Crisis, Bruce Wayne'i bir süre DC evreninin dışında bırakmış olmak dışında pek bir ağırlığa sahip olamadı ne yazık ki. Batman'ın ölümünün gölgesinde kalmalarına rağmen, Crisis sonucunda oluşan iki önemli gelişme daha var. Darkseid'in -bir süreliğine- gözönünden çekilmesi, ve J'onn J'onzz'un öldürülmesi.

Neydim, Ne oldum? - Punisher!


1987 - Merhaba; ben Frank Castle. Gerçek adım Francis Castiglione ama Deniz Piyadelerine kaydımı yaptırmadan önce "Ulan bunlar bu isimle benimle dalga geçerler" diye ismimi photoshopladım. Gerçi Sicilyalı kökenlerim ismi düzelttirmekle kaybolmadı, kendimi bildim bileli elime koluma hakim olamam. Ailemi bir mafya çatışmasının ortasında kaybettiğim gün kendimi de kaybettim, ifa etmekte olduğum Polislik mesleğinden kendi rızam ile ayrılıp Suç dünyasının köküne kibrit suyu dökebilmek için tek başıma yola çıktım. Yüzümü saklama gereği duymadım, kimliğimin düşmanlarım tarafından bilinmesinin bana kaybettireceği herhangi bir şey kalmadı artık. O günden bu yana yolumu kanla, öfkeyle, intikamla açarak ilerliyorum, yoluma çıkan herhangi birini kim olduğunu hiç önemsemeden ortadan kaldırıyorum. Bir kaç defa Spider-Man'i harcıyordum, elimden aldılar. Norman Osborn'a cavlağı çektirmek üzereyken The Sentry araya girdi. 91 kiloyum, esmerim, Captain America Fetişim var. Bekarım, yeni tekliflere açık değilim.







2009 - Röaaaaaaaar! Ben Franken-Castle! Allah belamı versin ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yok, iyice hayvan gibi oldum; kurtadamlarla, zebellahlarla takılıyorum!

Punisher Max : Get Castle One Shot [Frank Castle bile tatile ihtiyaç duyar..]


One Shotlar konusunda düşüncelerim çok da olumlu değil açıkçası, Marvel'ın çizginin daha karanlık tarafına geçmeyi denediği dergiler One Shotlar, mesela Wolverine ve Punisher için yayınlananları düşünecek olursak belli bir döngünün neredeyse asla kırılamadığını görüyoruz. Geçmişte gerçekleşen bir olayın peşinde başka bir ülkeye giden bir kahraman, bir kadın, tuzaklar ve mutlak intikam. Ne zaman elime bir Wolverine One Shot alsam, bunlarla karşılaşıyorum.

12 Ocak 2010 Salı

2009 Aralık Ayı Çizgi Roman Satış Rakamları

Bugün itibariyle Diamond U.S. 2009 yılının son ayına ait Çizgi Roman satış rakamlarını açıklamış. Diamond'un satış rakamları ABD'deki Çizgi Roman dükkanlarından ve Tüm dünyaya gönderilen mail order siparişlerden oluşmakta, çizgi romanlar konusunda elimizdeki en güvenilir tiraj denilebilir.

7 Ocak 2010 Perşembe

Skandal! (Vejeteryan mı?)

Evet arkadaşlar, yeni bir skandalla karşı karşıyayız. Gerçi olayın yaşandığı yılın 1992 olduğunu düşünecek olursak ortaya çıkarılması için 17 senenin geçtiği bu skandal, blogumuzdan önce bu işi kimsenin beceremediğini de ortaya koyuyor.

Aşağıdaki alıntı, 1992 tarihli Infinity War #3'ten alınma. Dünyadaki tüm kalburüstü kahramanlar Magus'u Infinity Gems'i ele geçirmekten alıkoymak için mücadele veriyorlar. Ee, mücadelenin büyük bir kısmını da plan yapma safhası tutuyor tabii ki. Baxter Building'de, Reed Richards'ın laboratuarında gayet ciddi konuşmalar dönerken köşede şöyle bir şey gözümüze çarpıyor;


Haydi o kadar adamın toplamda 14 pizza yiyecek olmasını geçtim (aynı kalabalıklıkta bir tanıdık grubuyla otuz tane kadar yiyebiliriz, kilo ve kas oranımız da bu adamların yirmide biri ancak yapar) , Pepperoni'li ve Karışık pizza sayısından fazla vejeteryan pizza sipariş veriliyor olması beni yıktı.

Hulk var o ortamda, Wolverine var, bunlar değil et yemek, adam yiyen adamlar kardeşim. Ne vejeteryanı.

Skandal!

Kayıp Hazine Avcıları - Infinity Gauntlet

Eğer Uğur Gürsoy'un Fırat'ı Çizgi Roman okuyor olsaydı, Marvel Cosmic çizgi romanlar için rahatlıkla "En sevdiğim!" diye haykırabilirdi. Ben de küçükken güneşin altında sabahtan akşama kadar tellerle oynuyordum, ve ben haykırıyorum; Marvel Cosmic çizgi roman açısından ele alındığında Star Wars evreninin üzerine bir kaç tur rahatlıkla bindirebilir! İçinde Annihilus, Nova, Silver Surfer, Galactus gibi efsanevi karakterler barındıran bu serilerde evren sayısız defa yeniden şekillendirilir, trilyonlarca canlı varlığın hayatına son verilir, evren gergince serilmiş bir çarşaf gibi ortadan ikiye yırtılabilir. Kendi adıma bir çizgi roman fanı olarak bu tarz aksiyonlardan her zaman keyif aldığımı itiraf edeyim, benim diyen çizgi roman okuru da gözlerinin önünde büyük olaylar gerçekleşmesini sever. Cosmic Marvel, size bu imkanı sunmakta tam olarak; Dünyanin her gün Galactus tarafından işgali mümkün olmadığı için, sizi bunların gerçekleştiği gezegenlere götürüyor. Bir yarı tanrının, bir iblise böyle bir atmosferde posta koyuşuna başka nerede şahit olabilirsiniz ki?




Cosmic Marvel'in bugün bildiğimiz halini almasında ilk yapı taşı olan Silver Surfer v3'ün 33.sayısında temelleri atılan Infinity Gauntlet ise, daha öncede Avengers ve Adam Warlock'a karşı bir mücadelede cavlağı çeken Deli Titan Thanos'un (yukarıda gördüğümüz çenesi kırışık arkadaş oluyor kendisi) Mistress Death tarafından tekrar hayata döndürülmesiyle başlıyor.







Mistress Death Marvel evreninde ölümü simgeleyen kozmik bir güç, bir nevi tanrısal bir varlık. Ve Thanos'tan bir istekte bulunuyor, Yaşayan varlıkların sayısının ölmüş olan varlıkların sayısını geçmiş olması üzerine evrensel dengenin bozulmaması için; yaşayan tüm canlıların yarısını öldürmesini istiyor. Hikaye o kadar güzel işlenmiş ki, bu isteği gerçekten Death'in mi , yoksa Infinity Gems'i elinde bulunduran aklını kaçırma eşiğindeki Thanos'un mu istediği belli değil. Ve Thanos, ki kendisi ölüm'e aşık, kendisini onun evrendeki en sadık hizmetçisi olarak görüyor, sevgilisinin bir dediğini iki etmiyor.










Bunu nasıl beceriyor bu arkadaş diyorsanız, elindeki eldivene takılı olan her bir Ruh Mücevheri, evrendeki zaman, ruh, madde gibi nosyonları kontrol edebilme gücüne sahip, hepsini birden elinde bulunduran kişiyi ise Omnipotent hale getiriyor. Burada Yüzüklerin Efendisindeki Güç Yüzüklerine oldukça paralel bir altyapı bulunuyor, en önemli fark ise Mücevherlerin herhangi birinin diğerine hükmedemiyor oluşunda.






"Her şeye gücü yeten" Thanos'tan sıkı bir dayak yiyen Silver Surfer, soluğu dünyada alıyor. Bu işin basitçe halledilemeyeceğini herkes farkettiğinde ise, Thanos'un elinden bu gücü alabilmek için büyük bir mücadele başlıyor. Tam altı sayı boyunca nefes kesici bir şekilde sürecek, okuyucuya hiç beklemediği sürprizler yaşatan bir mücadele;








Sizi temin ederim, bunlar altı sayı boyunca karşılaşaklarınızın ufak bir kısmı! Gerisini merak ediyorsanız, Infinity Gauntlet serisindeki kayıp hazineyi muhakkak keşfetmelisiniz!

Unutmadan, Infinity Gauntlet Infınity Saga'nın ilk parçası. Onu takip eden, her biri altı sayılık (Infinity War, Infinity Crusade ve Infinity Abyss) üç seri daha var. Başladıktan sonra, tümünü soluksuz okuyacaksınız!

X-Men Dünyasında Neler Oluyor??

Bugüne dek baktığınızda x-men, xavier'in rüyası olan insanlar ve mutantların barış içerisinde yaşadıkları dünya hedefi peşinde koşan, yer yer çocuk naifliğine sahip bir takımdı. güzel günler onları bekliyordu, toplum tarafından itilip kakılmalarına rağmen efendiliklerini bozmuyor, temel hristiyanlık felsefesi içerisinde kendilerine tokat vurana diğer yanaklarını dönüyorlardı. (tabii wolverine hariç, kendisinin bugüne dek hiçbir zaman x-men konsepti içerisinde hareket etmediğini zaten biliyoruz.) "vurun, ama yine de dinleyin, biz canavar değiliz." serinin temel mottosuydu diyebiliriz.


house of m'in ardından gelen decimation, hem marvel evreninde, hem de x-men içerisinde çok büyük değişimlere yol açtı. mutantların dominant olduğu bir dünyanin ardından wanda maximoff'un "no more mutants" demesiyle dünya üzerindeki mutant popülasyonu -neredeyse- yüzbinlerden 198'e inmişti. dünya içerisinde kendine bir yer inşaa etmeye çalışan bir türün, aniden soyu tükenmekte olan bir türe dönüşmesi, ardındaki dönemde radikal kararlar alınmasını zorunlu kıldı tabii ki.


messiah complex serisinde decimation sonrası ilk mutant doğumu gerçekleşti, ve bu bebeği ele geçirmek için hem x-men, hem mr.sinister'ın marauder'leri, hem de mutant karşıtı purifiers grubu büyük bir mücadele içerisine girdi. kazanan x-men oldu, bebeği cable'a emanet edip onu öldürmeyi hedefleyen bishop'tan kurtarabilmek için geleceğe gönderdiler. bu amaç uğruna verilen zaiyat büyüktü, hem caliban, hem de charles xavier vurularak hayatını kaybetti.


xavier, crusader adlı mutant'ın beyin yapısını onarması sonucunda hayata geri döndü ama, bugüne dek yaptığı tüm hataların etkisi onu hiçbir zaman özgür bırakacak gibi görünmüyor. x-men üzerindeki yetkisini kaybetti, x-men scott summers'ın yönetimine geçti. ve scott, xavier'le geçirdiği onca yılın ardından hayata daha proaktif yaklaşıyor olmalı ki, derin x-men olarak adlandırabileceğimiz yeni x-force ekibinin başına wolverine'i geçirerek, mutant düşmanı kötü karakterleri tek tek yoketmeleri görevini verdi. x-men, artık bir rüyanın peşinde koşmak yerine, realitede kendine yer açmaya çalışıyordu, tamamı insan öldürmekle hiçbir sorun yaşamayan wolverine, x-23, warpath, archangel, domino gibi arkadaşlardan kurulu olan x-force, bunu yeni politikanın en büyük göstergesi.


x-force, bir yandan kendi yolunu kanla açarken, marvel evreni büyük bir şokla daha sarsıldı. secret invasion'u -büyük bir kazık ile- sonlandıran norman osborne, s.h.i.e.l.d.'in başına geçerek yeni proaktif dönemi simgelercesine kuruluşun adını h.a.m.m.e.r. olarak değiştirdi, ve san francisco'daki x-men karargahını bir dizi eylem sonucunda yasa dışı ilan etti. osborne'un dark avengers'ı ile karşı karşıya gelen x-men de, çözümü magneto'nun asteroid-m'ini deniz yüzeyine çıkartıp, mutantlar için bir kurtarılmış bölge yaratmakta buldu: utopia.


ve uncanny x-men 516'da geri dönen (ve tekrar güçlerini kazanmış olan) magneto, grupla konuşmak istediğinde kendisine scott summers'ı muhatap aldığını xavier'in yüzüne söyledi. scott summers'a söylediği ilk şey ise çok manidar; "kılıcım ayaklarınızın dibinde, emrinizdedir."


X-men, dengelerin son iki yılda böylesine değişmiş olmasına, tavrını daha da militanlaşarak gösterecek gibi duruyor. seri, büyük değişimlere gebe.

(Ekşi sözlük için yazdığım bir yazı; burada da bulunmasında bir sakınca olmayacağını düşündüm.)

Siege #1 - "Norman Osborn'un Gizli silahı hala gizli."



Marvel comics'de nihayet eldivenler çıkıyor! Bir yıl kadar süren Dark Reign evrendeki tüm dinamikleri altüst etmiş kocaman bir "What if?" hikayesi gibi ilerledikten sonra artık yavaş yavaş aradan çekilmeye başlıyor. Hazırlanan tüm altyapı, Siege içerisinde çözülecek ve anladığımız kadarıyla yeni bir "Age of Heroes" başlayacak. Böylesi bir dönüşüme gidilmesindeki en önemli güdünün ticari olduğunu düşünüyorum, 2000'li yıllarda Marvel inanılmaz bir hiperaktiflik yaşadı; House of M, Decimation, Civil War, Secret Invasion tüm taşları yerlerinden oynattı, bazılarını satranç tahtasının çok çok uzaklarına fırlatırken bazılarını hiç olamayacakları yerlere getirdi. Standart bir kahraman olan Iron Man'in delicesine önem kazanması ve Spider Man'in nemesis'i olmaktan daha fazla bir rol üstlenmeye karakter derinliği yetemeyecek olan Norman Osborn'un hızlı derinleştirilmeye çalışılarak evrenin merkezine oturtulması gibi olaylar sürekliliği tehlikeye atacak boyutlara gelmiş olacak ki, Marvel yeniden DC benzeri kahraman eksenli bir merkeze oturmaya hazırlanıyor.

Siege, işte bu doğrultuda yol üzerinde kalan araçların çekileceği bir event olacak. Bunu bu hafta yayınlanmış olan ilk sayıdan da anlayabiliyoruz. Asgard tehlikesini ortadan kaldırmak için üzerinde bir baskı hisseden Norman Osborn, Stamford benzeri bir kazayı Volstagg üzerinden yaratarak Asgard'ı işgal etmeyi kendince meşrulaştırıyor; daha sonra da H.A.M.M.E.R, Dark Avengers, Initiative, elinde ne varsa hepsiyle Asgard'a saldırıyor. Tanrılar arasındaki hesapların tanrılar tarafından görülmesi gerektiğini düşünen Ares'i dahi kendi tarafında tutmayı başarabilen Osborn, aylardır ne olduğu bir türlü açığa çıkmayan gizli silahını henüz ortaya sürmemiş olsa da, elindeki kadroyla ilk sayı itibariyle bile oldukça sert bir darbe vurabiliyor. Tabii bunda, şu arkadaşımızın etkisi de yadsınamaz;


 Norman'ın nasıl bir davaya başkoyduğunu gösteren en güzel açıklama, bence Bullseye'den geliyor; ki kendisini bugüne kadar çok varlıktan tırsmış bir arkadaş olmadığını da biliyoruz. Hatta "İşin içine aileyi karıştırmasak?" benzeri tutumundan kendisinin Türk olduğu sonucunu bile çıkartabiliriz.

 

Siege #1, düzgün çizimleri ve iyi kurgulanmış bir olay örgüsüyle, 2010'a güzel bir başlangıç yapmamızı sağlayabilecek gibi görünüyor. Kurgu ilk sayıda bir şey söylemek için erken olmasına rağmen, sağlam kurulmuş görünüyor. Gerçi bu tarz Blockbuster event'lerin scriptleri genellikle pek değişmez, Siege'de de bunun kırılacağını sanmıyorum ama hikayenin içine yerleştirilmiş ilginç Twistlerle eğlenceli kılınabilir.

İlk sayı itibairiyle de, bu beklentileri karşılayacak gibi duruyor.


Edit : Bugün aldığımız bir habere göre Siege #1, Siege : Embedded #1 ile birlikte Sold out olmuş. Hadi hayırlısı.




5 Ocak 2010 Salı

Nabız 666 - En Heyecan Verici Çizgi Roman Anları 5 - Iron Fist Vs Train.

Iron Fist çok ilginç bir karakter, çok yakında kendisi hakkında bir "Neydim, ne oldum?" yazısı gelecek, ayrıntılı fikirlerimi o yazıya sakladığım için çok açıklama yapmak istemiyorum. Chi kullanabilen bir Kung-Fu dövüşçüsünün -ki kendisi genellikle Luke Cage ve onunla takılan B sınıfı kahramanlarla oturup kalkan bir arkadaşımızdır- bir treni nasıl durdurabildiğini görmek istiyorsanız, sizi şöyle alabiliriz;







Hey Danny, bugüne kadar neredeydin dostum? Yo-yo! Haha. Bu arada eklemeden geçmeyelim, bu sayı belki de Iron Fist tarihindeki en güzel hikaye olan "Seven Capital Cities of Heaven"ın finalini oluşturuyor, eğer okumadıysanız muhakkak okumalısınız.

En içten devrimci saygılarımla,