15 Eylül 2011 Perşembe

Yeni 52'de neler oluyor! - Action Comics #1

Nihayet beklenen zaman geldi, DC Comics geçtiğimiz  günlerde yayınlanan Stormwatch ve Justice League premier'lerinin ardından Yeni 52'sinin ikinci dergi grubunu yayınladı, bu sefer daha yüklü bir ajandamız mevcut.


Ben de tabii ki, her çizgi roman fanatiği gibi olaya Action Comics ile başladım, DC denilince aklına sadece Superman gelen insanlardan değilim ama bunca yıldır artık trademark sayılabilecek davranış kalıplarına ve özgeçmişe sahip bu karakterde ne değişiklikler yaptıklarını çok merak ediyordum.

Action Comics #1, bu konuda size bir kaç ipucu veriyor.

Yeni Action Comics, DC'nin dergilerinde neyin eksik olduğunu farketmiş olduğunu müjdeliyor bence; benim için en önemli nokta bu : güncellik, ve yeni okurlar için çekici olabilecek, hayatın içinden kahramanlar. Karşımızda polis tarafından kovalanan, kot pantalonla gezen, bir gazetede çalışan ve gerek teenager'lığıyla, gerek tavır ve hareketleriyle birazcık da Peter Parker'ı andıran bir Superman var. Henüz sadece suç örgütleriyle ve mafyayla mücadele etmekte olan bu Superman'in dünyada altı ay önce ortaya çıktığı bir ortamda geçiyor dergimiz, ve güçleri yeni yeni "manifest" etmekte olduğundan olsa gerek, henüz uçamıyor ; Smallville tarzı koşma sahnelerine bol bol şahitlik edeceğiz gibi görünmekte, zira bu Superman'i düşünürken gözünüzün önüne Christopher Reeve değil Tom Welling geliyor zaten. Hala kurşun geçirmez, ama bu "dünyanın en büyük kurşununa" karşı test edilmiş değil. Ve eski Superman ile en önemli farklarından biri kendinden emin oluşu, Clark Kent'in bildiğimiz ve -Batman başta olmak üzere- bir çok insanın nefret ettiği Boy Scout tavrından eser yok, katır kutur kemik kırabiliyor, insanları duvarlardan içeri sokabiliyor. Yani, çıldırma eşiğine gelmiş bir dünyada gelecek için ümit vermekte.

Superman; mevcut. Kendisinden nefret eden, ve onu yakalamaya çalışan bir general; mevcut. Bu konuda hükümete yardım etsin diye görevlendirilmiş, kel ama ne olduğu henüz belli olmayan Lex Luthor; mevcut. Güzel bir Superman hikayesi için zemin ve şartlar elverişli anlayacağınız. Zaten bilinen bir hikayeyi birazcık bile değiştirerek baştan anlatmak, başarılı olma olasılığı çok yüksek bir deneme, eh; bir de elinizde Grant Morrison gibi dahi bir yazar ile Rags Morales gibi bir çizer varsa (Identity Crisis'i kendisinin kaleminden okumuştuk) yanlış yola düşme ihtimaliniz çok düşüktür. Tabii şöyle de bir durum var, bir gün Grant Morrison bu seriyi bırakırsa, bıraktığı mirasın tecavüze uğramayacak olduğuna inanmak istiyoruz, bunu da ekleyeyim ki biri şerefsizlik yaparsa "Biz demiştik" diyelim.

Hiç yorum yok: