16 Aralık 2010 Perşembe

Kayıp Hazine Avcıları - Planet of Vampires


Marvel Comics'in kurucusu Martin Goodman, Atlas Comics 1950'lerde Süperkahraman işine girip Marvel Comics halini aldıktan sonra, sektördeki çalışma koşullarını farklılaştırıp DC ve Marvel'a rakip bir firma oluşturabilmek için Seaboard Comics adı altında bir firma kurmuştu. Atlas Comics adıyla yayın yapan bu firma ne yazık ki Larry Lieber'in deyimiyle "yanlış adamlar yanlış yerlere yerleştiği için" bir yıldan daha uzun süre yayın yapamadı. Firmanın yayınladığı en uzun seri, dört sayıdan daha fazlasını göremedi.




Adı duyulmamış bir firma olarak iyi çizerlerle birlikte çalışabilmek için onlara yüksek ücretler, ve yarattıkları kahramanlara ilişkin telif haklarının tamamını vererek sektörün bugünkü koşullara ulaşabilmesinde kısa ömrüyle büyük işler yapmış olan Atlas / Seaboard Comics'in iz bırakan serilerinden (mini-seri demek daha doğru galiba) biri de Planet of Vampires.


70'li yılların Pulp Fiction bilimkurgu serilerinin  yaldız ve mukavva kokusuna sahip olan Planet of Vampires, türünün tüm sevilen özelliklerini bünyesinde barındırıyor. 2010 yılında gerçekleştirdiği uzun Mars görevinin ardından dünyaya dönen bir Uzay Mekiğinde bulunan Astronotlar, Mars'ın yörüngesinde geçirdikleri süre içerisinde Dünya'da büyük bir savaş başlamış olduğunu öğrendikten sonra gezegenlerinden bir daha haber alamazlar.

Büyük bir ızdırap içerisinde, tüm sevdiklerini kaybettikleri düşüncesiyle dramatik bir karar alan ekip -ne olursa olsun, orası bizim evimiz- düşüncesiyle hem ağlar; hem de dünyaya geri dönerler.

"-Hem ağlarım, hem dönerim.."
Dünyaya geri döndüklerinde bunu yapabilmeyi başaran tüm uzay gemileri gibi Amerika'ya, Manhattan'a inerler, tabii ki yıkılmış olan gökdelenlerin ve havadaki nükleer savaş kokusunun olumsuz etkilerinden gurbet dönüşünün mutluluğuyla sıyrılma imkanı bulamadan, kana susamış vahşiler tarafından karşılanırlar;


 
"-Kan emici, he mi?"
Daha sonra öğrenirler ki, savaş sırasında ortalıkta kol gezen hastalık bundan korunmaya çalışan insanları vampir haline getirirken, Türk mantığıyla hiçbir korunma ihtiyacı duymaksızın ortalıkta gezinen tüm insanların sadece serseri olarak kalmalarına yol açmıştır. Bir tarafta vampirler, bir tarafta serseriler derken olan olur, vampirlerin vahşilere yaptığı muameleye dayanamayan ekibimin, it kopuk ekibinin tarafına dahil olmaya karar verirler, hem de nasıl; bakın bir davul zurnası eksik :


"Amerika, amerika, zencisiyle yahudisiyle bir bütündür Amerika"  şeklinde devam eden ilk sayı, başka bir Amerika klasiğiyle, ortam hakkında en ufak bir bilgisi olmayan Astronot ekibinin sokak çeteleri tarafından dövülmekle tehdit edilmesiyle ortaya sonlanıyor. Bu sadece ilk sayı, ve bu mücevherden ne yazık ki sadece üç sayı var. 

Ayrıca Atlas Comics, 2011 yılında iki title'ını yeniden başlatarak yayın hayatına geri dönecek, neden "Grim Ghost" ve "The Phoenix"in ardından Planet of Vampires'i de tekrar yayında görmeyelim ki? Bence uslu birer çocuk olursak herşey olabilir!

Hiç yorum yok: