Belki Çizgi Roman tutkumuzun temelinde bu kuralların sıkıcılığından bıkmış olmak yatıyordur, bunu zaman zaman düşünüyorum. Gerçek hayatın "yapılabilecek" ve "yapılamayacak" listesi kast sisteminden daha sert , asla geçişe izin vermezken Çizgi Roman evrenlerinde bu iki nosyon arasındaki ayrım var ile yok arasında; öylesine silik. Tabii gerçek dünyayı birebir takip eden çizgi roman dünyaları da mevcut ama; Major sayabileceğimiz Marvel ve DC evrenlerinde büyü, okültizm, meta-insan aktiviteler gibi gerçekte rastlayamadığımız herşey mümkün. 1984'teki gibi tarihi yeniden yazmak yaşadığımız hayatta ciddi insan gücü ve maddi kaynak gerektirecekken, çizgi romanlarda her zaman baştan başlama şansınız var, her zaman karakterlerinizin geçmişinde bıraktığınız siyah noktaları istediğiniz zaman doldurabilme şansınız olduğu gibi.
İşte Marvel Comics de, SHIELD #1'de anladığım kadarıyla tam olarak da bunu yapmakta; bildiğimiz Earth-616 adlı dünyanın çağlar öncesinden nasıl tehlikelerle karşı karşıya kaldığı, ve bu tehlikelerle bizim bilmediğimiz dönemlerde nasıl mücadele edildiği anlatılıyor. Kahramanlar ise bildik, Leonardo Da Vinci, hikayenin temel mihenk taşı olacak gibi.
Dünyayı ilk Brood işgalinden kurtaran Imhotep'in öyküsüyle açılan dergi, Leonardo Da Vinci'nin Galactus karşısında nasıl bir şansı olduğu sorusuyla bizi başbaşa bırakarak bir çırpıda bitiveriyor. Seri, daha şimdiden rönesans tarihine ve popüler bilime bir sürü selam çakacak gibi, Leonardo'nun görkemli makinelerinin nasıl ve ne amaçlarla icat edildiği sorularına Marvel editörlerinin bulduğu cevapları izleyeceğiz.
Bence SHIELD #1, Imhotep'in kalkanı etrafında toplanan dünyanın en zeki insanlarının öyküsü olarak bizi tarih sayfalarında çıkaracağı yolculukta oldukça eğlendirecek gibi, tabii bunun bir Masonluk parodisi olduğunu düşünecek olursanız daha da çok eğlenceksinizdir; Marvel gibi Mainstream bir şirketin böyle bulanık sularda yüzmesi onlar için nasıl bir tecrübedir; bunu bilemiyoruz tabii ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder