12 Mayıs 2011 Perşembe

Flashpoint #1 - "House of Allen"

DC Comics'in heyecanlan beklenen alternatif gerçeklik hikayesi Flashpoint , ilk sayısıyla görücüye çıktı. Aslına bakarsanız seriye tam olarak Alternatif gerçeklik de denilemez, yani DC'nin Elseworld hikayelerindeki gibi bambaşka bir evrende bambaşka bir oluşum yok karşımızda.


Serinin duyurulduğu dönemde yapılan açıklamalardan anladığımız kadarıyla DC'nin en kafası karışık kötü adamlarından biri olan Reverse-Flash tarafından yenilen bir takım herzeler sonucu DC evreni bambaşka bir yöne doğru gelişmişti, ilk sayı itibariyle ortaya çıkan durum da buna işaret ediyor zaten.


Kısa kısa geçecek olursak; Superman'in olmadığı, Cyborg'un asla olmadığı kadar önemli bir kahraman olduğu, Aquaman ve Wonder Woman'ın dünyayı ele geçirmek için insanlara savaş açtığı bir dünyada Barry Allen bir anda uyanıp, oraya ait olmadığını farkediyor. Yapabileceği en iyi şeyin, iyi tanıdığı insanlara ulaşmak olduğunun farkında, ve bu amaçla Gotham'a doğru yola çıkıyor. Varıyor da, hikayenin gelişmeye başladığı nokta zaten burası.

Daha fazla Spoiler verip canınızı sıkmayacağım, değinmek istediğim iki tane ana konu dışı nokta var. Birincisi DC'nin süreklilik problemlerinde en temel noktada yer alan karakterlerden biri olan Flash'ın böyle bir hikayenin temeline yerleştirilmiş olması bana arkadan yeni bir düzenlemenin gelip gelmeyeceğini sorgulattı. Son Volume'i ile birlikte Flash zaten çok acaip bir noktaya gelmişti, (yine) Reverse-Flash'ın aksiyonları sonucunda Speed Force'a kavuşmuş, bir de üzerine teyit geçen bir Brightest Day atlatmıştı. DC Evreni Flash'ın karmaşıklığını ve yükünü daha ne kadar taşıyabilir, bu konuyu uzmanlarına bırakalım.

İkinci nokta ise Barry Allen'ın birden çalıştığı yerde kendine gelmesiyle ister istemez zihinlere oturuyor; biz bu hikayeyi House of M'de izlememiş miydik? Orada da bambaşka bir evrende kendine gelen ve buraya ait olmadığının farkında olan bir karakter vardı (Wolverine) , ve serinin tamamı bu karakterin normal evrendekinden çok farklı rollere bürünen arkadaşlarını bulup hafıza tazeleyici bir katalizör ile (Layla Miller) onlara aslında ne olduğunu hatırlatıp bir direniş örgütlemesini, normal hayata geçiş için mücadele etmesini anlatıyordu. Orada da kötü bir adamın bir kahraman konumunda tüm dünyanın zirvesinde olduğunu görüyorduk.

Flashpoint #1 itibariyle de çok yargılayıcı olmak istemiyorum ama; bu yolda ilerlediğimiz görülüyor. Tabii ki farklı gelişen noktalar olacaktır, tabii ki serinin üzerine bazı twistler eklenecek, Marvel'ın çok satan serisiyle farklı noktalar yakalanacaktır; zaten seri zihinlerde kendisine yer açacaksa bu adımlar sayesinde açacak. Ama çıkış noktası itibariyle, bu kadar yakın olunması bana "Lan?" dedirtti. 

Bunu eksi olarak saymıyorum, ama sayacaksak da serinin artıları ağır basma eğiliminde. Benim çok sevdiğim Citizen Cold ve Piep Piper gibi iki karakterin daha derinlemesine işlenebileceği gerçeği bunlardan biri. Hem belki seri bittikten sonra Geoff Johns kendisine bir süre izin verir, bu kadar uzun ve bu kadar başarılı bir run, refreshment sağlayabilecek bir tatili hakediyor olmalı.

Flashpoint, DC evreni içerisinde yer alan ve keyifli geçeceği kesin olan bir elseworld hikayesi olarak paranızı iyi harcamış olmanızı sağlayacak gibi. Hem 24 sayı filan sürmeyecek herhalde, yani yarısına geldiğimizde başını unutmuş olmayacağız. Bu bile alınması için güzel bir sebep.

1 yorum:

demir kara dedi ki...

marvel ve dc al gülüm ver gülüm yapmışlar demek ki.
al sana m'in evi ver bana en karanlık gün demişler.